- gönlünü al
- conciliate
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
gönlünü çelmek — 1) kandırmak, yola getirmek, aşkını kazanmak Nice beyler, paşalar onun peşinde yıllarca dolaşmışlar, onun gönlünü çelmek için her türlü çareye başvurmuşlardı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) kendi yanına çekmek, sempatisini kazanmak İlk tanıştığımız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü etmek (veya yapmak) — (birinin) birini razı ve hoşnut etmek Ben patronun gönlünü ederim, hafta arasında. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü hoş etmek — (birinin) birinin dileğini yerine getirerek onu sevindirmek Feride, çocukların birini bırakıp ötekini alıyor, hepsinin sıra ile gönlünü hoş etmek istiyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü kaptırmak — âşık olmak Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü söndürmek — küstürmek, kırmak, incitmek Kalpsiz bir güzelliğin, fakir teyze kızlarının hayatını kırmaktan, gönlünü söndürmekten başka neye faydası var ki! R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü yaralamak — incitmek, kırmak, üzmek Onun gönlünü yaralayarak bir latife ederlerse hemen kaçıyor, sokulmuyor. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü çalmak — kalbini çalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü düşürmek — âşık olmak, sevdalanmak Biraz aklı olsa bizim Rabia ya gönül düşürür mü? H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü karartmak — yaşamaya karşı sevgi ve isteğini azaltmak Tabiatın bu eşsiz güzellikleri karşısında o birtakım gevezeliklerle benim kafamı ağrıtacak, gönlümü karartacak değil. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü pazara çıkarmak — sevmek için kendine yakışanı seçmeyip rastgele birini sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönlünü serin tutmak — sakin, soğukkanlı olmak, hemen heyecanlanmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük